”Ne Söyledi”.com sitesinde yayınlanmış makale detayı …
topuklu lüks sınırlarını zorlayan; caddelerde, kaldırımlardan dolayı zarar görmesin diye giymeye kıyamadığımız topuklu ayakkabılarımızı ayak bileklerimizden sıyırıp manikürlü ojeli ellerimize aldıysak ‘’şantiye de mimar kadın olmak ‘’ nasıl bir şey anlatmaya başlıyorum….
kadın kimliğinin toplum nezdinde; günümüz yüzyılında dahi sayısız sıfatla anıldığı onlarca kalıba sığdırıldığı, mesleklere bölündüğü, sınıflara ayrıldığını görmek gerçekten çok üzücü. bu zorluklar aslında çok çok eski zamanlardan beri devam etmektedir asıl başlığımız şantiye’de kadın olmak olsa da dile getirmek istediğim her meslek grubunda kadın kimliğimizi göz ardı etmeden var olmak. mimarlar odası merkezinden alınan bilgilere göre 2002’de oda’ya kayıtlı kadın mimarların toplam oranı yaklaşık olarak %33 olarak kayıtlara geçmiştir bu sayı 2021 yılında artarak devam etmektedir.
eski birkaç sayısal önemli bilgiye yer vermek gerekirse cumhuriyet tarihinin sanayi-i nefise mekteb-i alisi olan ismi 1928 yılında güzel sanatlar akademisi olarak değiştirilen okuldan 1934 yılında mezun olan ilk kadın mimarları leman tomsu ve münevver belen’dir. tomsu ve belen çalışma hayatına başladıklarında. mimari ve kadın hakları adına türkiye’de önemli adımlar atılmıştır bunun en belirgin göstergelerinden birkaçı 1935 de otuz ülkeden katılım sağlanan kadın temsilcilerden oluşan 12. uluslararası kadın kongresinin istanbul’da toplanmış olmasıdır. bunun yanı sıra o dönemde kadın hakları adına, mecliste şuan ki yüzdelik orandan daha fazla bir oran elde edilmesi ve parlamento da 8 kadına yer verilmiş olmasıdır. bu sayı meclisteki kadın temsilci sayısı ile %4.56 ‘lık orana yükselirken 2021’de hala bu orana erişilememiştir. tarihler günümüze doğru yaklaştığında ortaya çıkan sonuçlar daha da pozitife eğimlenmiştir. 1980 yılında mimarlık fakültelerinde mezun olan kadın öğrencilerin oranı %50’lik bir ivme göstererek türkiye’de sadece erkeklerin yapabileceği itibar sahibi bir meslek olarak görülen meslek grubu mimarlık ataerkil söylemlerden de uzaklaşmıştır. biz kadınlar olarak mustafa kemal atatürkün ‘’dünyada her şey kadının eseridir’’ sözlerine sırtımızı yaslıyor. nitelikli güçlü ayakları üstünde duran kadınlar olarak çoğalarak devam ediyoruz mesleklerimizde…
biz kadınların şantiyelerinde o çokça görülen usta-çırak üsluplarının nasıl görünmez sicimler ile sınırlandığına şahitlik edersiniz. kadının var olduğu her alan güzelleşir nezaket gündelik hayatta unuttuğumuz bir kavram olmasına rağmen bilinmez bir sebepten ötürü sırf şantiye de kadın var olduğu için bir anda ortaya çıkar. güzel sözler duymak için emek harcayan, işini yapan çoğu erkek için, güçlerini savaştırmaması gereken bir noktaya evriliyor bu şantiye sahaları. bizlerde unutulmaya yüz tutmuş güzel yanlarımızı elimizden bırakmıyor, ‘’ ellerine sağlık ustam ‘’ sözleri ile emeğin gücünü vurguluyoruz .iki taraf içinde asıl ulaşılmak istenilen hedef kaliteli işleri varetmek olduğu için çok kolay olur işlerimizi halletmek.
sizler gelmeden hemen önce sahalar temizlenir gerekli önlemler alınır. iş güvenliği kapsamında baretimiz şık küpelerimizle uyum sağlamasa da, çelik burunlu kalın tabanlı ayakkabılarımız gündelik şık tarzımızı yansıtmasa da, kombinlerimize uyum sağlamasa da önceliğimiz şantiye sahalarında her zaman için can güvenliği…
biz kadınlar biraz da böyle değil miyiz? genellemek doğru olmasa da; sevdiğimiz şeyleri yaparken önceliklerimizi daimiyet ile değiştiririz. birçok annelik duygusunda ki kadından duyarız bu kelimeleri önce ‘evladım’ . önce ‘işim’ diyen başarılı güçlü bir iş kadınından. önce ‘evcil hayvanım’ diyen bir kadından. önce… önce… önce…
şantiye’de adettendir soğukta yağmurda kavurucu sıcaklarda odun ateşinde bir şantiye çayı içmek. kolay olmayan mesleklerden bizimkisi gerçi kolay olan onca az şey kaldı ki yaşamımızda. bunlar biz kadınlar için emin olan kolay işler, hele bir de şantiyemizde bir mühendis kadın işini iyi yapan bir çalışma partneriniz olmuşsa değmeyin keyfimize. mis gibi açık hava altında gökyüzüne bakarak çalışmak kadar keyif veren çok az şey vardır hayatta bizler için. her şantiyemiz bir değildir kimisi anadolunun ’nun ucra bir kasabasında kamu ihalesi kimisi de , tatil cenneti sayılabilecek cennet ege veya akdeniz kıyılarında sırtınız orman manzarasında gözümüzün bir ucu dökülen beton için dönen mikserde, bir diğeri güneşin kavurucu sıcağını yansıtan denizden gelen ışık hüzmesinde .
ulu önder mustafa kemal atatürkün ‘’kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirlerinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır’’ sözleri ile bitiriyorum naçizane fikir ve deneyimlerimi paylaştığım yazımı. daha çok alanda ,daha güçlü var olan onca kadını, tüm güçlü kadınların varlığını sorgulamadan destekleyen gerçek erkekleri …..